Kültür:
banner175
Kemal Yalçın'ı anlattılar
Sempozyuma 250’ye yakın dinleyici katıldı. Sempozyumun birinci bölümünde Prof. Kader Konuk, Ordinaryüs Prof. Dr. Onur Güntürkün, Sevengül Sönmez, Nesrin Tanç Kemal Yalçın’ın eserleri hakkında birer sunum yaptılar.
 
İkinci bölümde ise Kemal Yalçın’ın hayatlarını romanlaştırdığı Anadolu’nun Evlatlarından Ohannes Garavaryan (ABD), Denizli’den Mimar Süleyman Boz , Albert Sevinç (Almanya), Herman Hintiryan (ABD), Denizli’den işadamı Nihat Kömürcüoğlu, Melke Gabriel (Belçika), Agop Yıldız (Hollanda) kendi yaşam öykülerini, kendi tanıklıklarını anlatılar.
 
Denizlili ünlü yazar Kemal Yalçın, Duisburg-Essen Üniversitesi 2016 yılında kendi adına Kemal Yalçın arşivi kurduğunu söyledi. Yalçın, “Ben 45 yıllık yazarlık hayatımın tüm kültür mirasını bu arşive bağışladım. Türkistik Bölümü Öğretim Üyelerinden Davut Yeşilmen ve Sevengül Sönmez ile birlikte bir yıl çalışarak arşivin ilk düzenlemesini tamamladık” dedi.
 
Denizlili Mimar Süleyman Boz, sempozyum da 25 yıllık arkadaşını anlattı. Denizlili Yazar Kemal Yalçın, kendisi için düzenlenen uluslararası sempozyuma katılan ve emeği geçenlere teşekkür etti.
 
Yalçın, “Duisburg- Essen Üniversitesi Türkistik Bölümü Başkanı Sayın Profesör Dr. Kader Konuk, Bochum Ruhr Ünivesitesi Biopsikoloji Kürsüsü Başkanı Sayın Ordinaryüs Prof.Dr. Onur Güntürkün, Türkistik Bölümü Öğretim Üyeleri Sayın Sevengül Sönmez, Davut Yeşilmen ve Nesrin Tanç, Ohannes Gavaryan, Nihat Kömürcüoğlu, Albert Sevinç, Herman Hintiryan, Süleyman Boz, Melke Gabriel, Agop Yıldız, Öğrencilerim, sevgili Kürt, Türk, Alman, Ermeni, Süryani Kardeşlerim, Anadolu’nun ve Almanya’nın sevgili evlatları! Hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum! Bu akşam hayatımın en mutlu, en onurlu zamanlarından birini yaşıyorum. Bu akşam bana büyük bir ödül ve şeref verdiniz! Hepinize çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.
 
Denizlili Yazar Kemal Yalçın, Denizli’nin Honaz bucağında dünyaya geldiğini belirterek, “Beni var eden toprak Honaz toprağıdır. Dünya benim vatanım, Almanya benim vatanım, Türkiye ise anavatanımdır” dedi.
 
Yalçın, “İlkokuldan sonra sınavı kazanarak Isparta Gönen Öğretmen Okulu’na gittim. Daha sonra İstanbul Çapa Yüksek Öğretmen Okulu’nu ve İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’nü bitirdim. Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlarının verdiği vergilerle tam 10 yıl parasız yatılı okudum. Bana bu imkânı vermiş olan vatandaşlarıma ve bunu sağlayan Türkiye’ye çok teşekkür ediyorum. Yazdığım yazılar nedeniyle 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra polis ve askerler tarafından aranmaya başlandım, hakkımda vur emri verilmişti. Türkiye’de can güvenliğim kalmamıştı. Sevgili ülkemi terk etmek zorunda kaldım. Almanya’ya sığındım. Almanya bana yaşama imkânı verdi. Federal Almanya Cumhuriyeti Vatandaşlarının vergilerinden verilen sosyal yardım ile 5 yıl kadar yaşadım. 15 yıl Türkiye’ye gidemedim. Haymatlos olarak yaşadım. Almanya bana yaşama ve yazma imkânı verdi. Bütün kitaplarımı Almanya’da yazdım. Almanya’ya çok teşekkür ederim.
 
Bu dünya gelimli gidimli dünya! Ölüme yok çare! Bir gün ben de öleceğim! Yaşım ilerledikçe yazarlık hayatımın kültürel mirasını ne yapacağımı düşünmeye başlamıştım. Yüzlerce kaset ses kaydı, binlerce fotoğraf, binlerce sayfa yazı, belge evimi doldurmuştu. Ölürsem bunlar ne olacaktı? Kim sahip çıkacak, kim koruyacaktı? Bu sorulara cevap aradığım bir zamanda Sevgili Kader Konuk’tan bir mektup geldi. Benim yazarlık hayatımın tüm kültürel mirasını koruma altına almak, arşiv kurmak istediklerini bildiriyorlardı. İsteklerini memnuniyetle kabul ettim. Tüm kültürel mirasımı Kemal Yalçın Arşivi’ne bağışladım. Benden sonra kitaplarımın sağlam ellerde kalacağını ve yaşayacağını biliyorum. Artık rahatladım, huzura kavuştum. Kemal Yalçın Arşivi’ni kuran Sayın Kader Konuk’a, Arşiv sorumlusu Sevengül Sözmez’e ve Davut Yeşilmen’e bir kez daha şükranlarımı sunuyorum
 
Sevgili Dostlarım, bir yazar ancak okuyucularıyla var olabilir. Okuyucusu olmayan yazar, yazar olamaz! Yazarlık hayatımda bana her zaman destek oldunuz. Eleştirilerinizle, önerilerinizle, düşüncelerinizle bana güç verdiniz. Bazen bana “Yeni kitap yok mu?” “Ne yazıyorsun?” diye soruyorsunuz, bazen bana yeni konular öneriyorsunuz. Beni durmandan yazmaya teşvik ediyorsunuz. Bazen de bu akşam olduğu gibi salona sığmıyorsunuz. Böyle bir sempozyum her yazara nasip olmaz! Sağ olunuz!
 
Yazarlık hayatımın 40. Yılı kutlaması vesilesiyle film  yapımcısı değerli dostum Süleyman Özdemir ile sevgili meslektaşım Cahide Özer gönüllü olarak, hiçbir maddi çıkar düşünmeden “Kalemi ve Yüreği: Kemal Yalçın” adlı hayatımın belgesel filmini yaptılar. Süleyman Özdemir ve Cahide Özer’e çok teşekkür ediyorum. Ben Ermenileri Meline Demirciyan- Pohlman sayesinden tanıdım. Seninle Güler Yüreğim’de esas olarak Meline’nin hayatını romanlaştırdım. Meline kitaplarımı yayınlanmadan önce okuyan eleştiren değerli dostlarımdan biridir. Kendisine saygı, sevgi ve şükranlarımı sunuyorum” diye konuştu.
 
Kemal Yalçın konuşmasını şöyle sürdürdü. “Benim dedem Gacaroğlu Mehmet Kemal hocaydı, ama imamlık yapmazdı. Kış aylarında evimizin bir odasında Kur’an Kursu açardı. Ben de dedemin yanına otururdum. Konuşmayla birlikte Kur’an’ı ezberlemeye başladım. 7-8 Yaşlarında dedemle birlikte Camiye gitmeye, 11-12 yaşında minarelerde ezan okumaya başladım. Öğretmen okulunda din dersi öğretmenimiz Sayın Aziz Üstün bizlere namaz surelerinin Türkçeleri ezberletti ve açıklattı. Bu derslerde dünyam değişti. Seferberlik türkülerini ve yurtseverliği dedemden öğrendim.
 
Dedemin, annemin, babamın komşuları Rum imiş. Rum komşularımızın başına gelenleri dedemden, annemden ve babamdan dinledim. Dedem Rum komşusu Minoğlu’nun kızlarının emanet çeyizlerini ölünceye kadar korumuştur. Annemin ve babamın istekleri üzerine 1994 yılında emanet çeyizlerin sahiplerini arayıp bulmak için Yunanistan’a gittim. Aradım buldum, 76 yıl sonra emanet çeyizleri sahiplerine geri verdim. Emanet Çeyiz romanımı annemin isteği üzerine yazdım. Anadolu’daki yaşlı Ermenileri annemin isteği ve izniyle aradım ve yazdım. Bana Rumlara ve Ermenilere karşı saygı ve sevgiyi dedem Kemal Yalçın, annem Ümmühan Yalçın ve babam Ramazan Yalçın öğrettiler. Benim yazarlık dünyamın temelleri dedem, annem ve babam tarafından atılmıştır. Onları saygı ve şükranla anıyorum. Ruhları şad olsun!
 
Hayatlarınızı yazdığım, romanlaştırdığım sizler, romanlarım, kitaplarım hakkında çok güzel, çok değerli görüş ve düşünceler dile getirdiniz. Bana teşekkür ettiniz. Asıl ben sizeler teşekkür ediyorum. Sizler yaşadınız, ben yazdım. Güzellik sizin hayatınızdadır. Sizler bana güvendiniz, hayatınızı, hatıralarınızı bana anlattınız, acılarınızı ve sevinçlerinizi benimle paylaştınız, sırlarınızı bana açıkladınız. Şahsıma ve kalemime karşı gösterdiğiniz güven için sizlere çok teşekkür ederim. Ohannes Abi, Sevgili Albert, Herman Kardeşim, Melke Abi ve Agop Kardeşim dertlerinize benim kitaplarımın derman olduğunu söylediniz. Bu benim için çok büyük bir mutluluktur. Sizin acılarınız benim de acılarımdır, sizin dertleriniz benim de dertlerimdir. Sizleri mutlu görerek ben de mutlu oluyorum. Sizler de benim dertlerime derman oldunuz!
 
Türkiye’nin ve Almanya’nın güzel insanları! Beni çok mutlu ettiniz, kalemime şevk, yüreğime güç verdiniz! Bugüne kadar yazdığım 30 kitap yazacaklarımın önsözüdür. Nazım Hikmet’in dediği gibi henüz en güzel kitabımı, en güzel romanımı, en güzel şiirimi yazamadım. En güzel sözleri söyleyemedim. Hâlâ en güzeli aramaya devam ediyorum. Dilerim ömrüm kafamdaki romanları yazmaya yeter.Sizlerle birlikte dünyam daha da zenginleşti ve güzelleşti. Kitaplarımı ve yüreğimi dünyada barış kültürünün gelişmesi için sizlere sunuyorum! Bu dünya sizlerle birlikte güzel ve anlamlı!” (Yalçın Bağbozan / Yeni Olay)
banner209
Anahtar Kelimeler
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

DENİZLİDE GASTRONOMİ YOLCULUĞU: PUBLİN RESTORAN
Görkemli iç tasarımı ve muhteşem yemekleriyle Publin, Ege Bölgesi’nin en çok tercih edilen restoranı...

Haberi Oku