Sağlık:
banner175
Almanya'dan gelen 3 kız kardeşe tüp mide ameliyatı
Üç kız kardeş, sürekli diyet yapmasına rağmen kalp ve akciğer rahatsızlıkları nedeniyle fazla kilolarından kurtulmayı başaramayınca çareyi tüp mide ameliyatı olmakta buldu. PAÜ Hastanesi Genel Cerrahi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Muhammed Raşid Aykota ile temasa geçen Pınar Arman, Burcu Kalender ve Eda Kalender kardeşler aşırı kilolarından kurtulmak ve sağlıklarına kavuşmak için tüp mide ameliyatı olmak için Denizli’ye geldiler.
 
30 yaşındaki Pınar Arman, 27 yaşındaki Burcu Kalender ile 22 yaşındaki Eda Kalender kardeşlerin hem fazla kiloları hem de ailesel pıhtılaşma sorunları nedeniyle ciddi sağlık sorunları vardı. 145 kg ağırlığındaki 30 yaşındaki Pınar Arman’da yüksek tansiyon ve uyku apnesi, Burcu Kalender’de  Epilepsi, Kalp Kapak problemi ve guatr, Eda Kalender de ise kronik astım ve kalbinde delik rahatsızlığı bulunuyordu. Daha önce uzun yıllar diyet ve egzersiz programları ile fazla kilolarından kurtulmayı başaramayan hastalar son çare obezite ameliyatı olmaya karar verdiler. Başarılı geçen kapalı tüp mide (laparoskopik sleeve gastrektomi) operasyonu sonrası üç kız kardeş 1 saat sonra ayağa kalkıp yürüdüler. Ameliyatın üçüncü gününde taburcu olan kardeşler bir hafta da tatil yaparak Denizli’de tarihi ve turistik yerleri özellikle Pamukkale’yi gezip tekstil bölgesi olan Denizli’de alışverişlerini yapıp Almanya’ya geri döndüler.
 
ALMANYA’YA GERİ DÖNDÜLER
Operasyonları gerçekleştiren Yrd. Doç. Dr. Muhammed Raşid Aykota, “Üç kız kardeş morbid obezite ve tıpta Faktör V  Leiden mutasyonu olarak adlandırılan genetik pıhtılaşma problemi nedeniyle yurtdışında ameliyatlarının riskli olması sebebiyle yapılamayacağını, bu sebepten dolayı hastaların daha önce birçok merkezle görüştükten sonra tarafımıza başvurmaları üzerine gerekli ön  hazırlıkları yaparak 3 kız kardeşin mide küçültme ameliyatını sorunsuz bir şekilde gerçekleştirdik’’ dedi. Obezite Cerrahisi ve Pıhtılaşma problemleri hakkında ayrıntılı bilgi veren Dr. Aykota “Obezite gerek sıklığı, gerek sonuçları açısından çağımızın en önemli sağlık sorunudur. Obezitenin kendisi tüm nedenlere bağlı ve kardiyovasküler nedenlere bağlı ölüm riskini arttıran önemli bir hastalıktır. Obezite öte yandan, hipertansiyon, dislipidemi, tip 2 diyabetes mellitus (şeker hastalığı), felç, eklem sorunları, uyku apne sendromu ve bazı tür kanserlerin sıklığını arttıran önemli bir risk faktörüdür. Obezite ve neden olduğu hastalıkların insan ve toplum yaşamı üzerinde sadece biyolojik olarak değil, aynı zamanda psikososyal ve ekonomik olarak önemli etkilerinin olduğunu söylemek mümkündür. Çoklu etyolojik faktörler nedeniyle obezite tedavisinde kullanılan diyet ve yaşam biçimi değişiklikleri her hasta için etkili olmayabilmektedir. Uzun vadeli başarıların görülebilmesi için hastaların yaşam biçimlerinde kalıcı değişiklikler yapmaları gereklidir. Obezitenin tıbbi tedavisi için son yıllarda çok sayıda ilaç onay almış ve kullanılmaya başlanmıştır. Ancak söz konusu ilaçların uzun vadeli güvenlik bilgileri ve etkinlikleri sınırlıdır. Bu gerekçeler nedeniyle obezitenin cerrahi tedavisi her geçen gün daha da artan bir ilgi görmektedir. Günümüzde, bariyatrik cerrahi’nin morbid obezite tedavisinde kullanılan en etkili ve kalıcı yöntem olduğu düşüncesi genel kabul görmektedir. Bariatrik Cerrahi öncesi hastaların değerlendirilmesi çeşitli aşamalardan oluşur ve profesyonel bir ekip tarafından yapılmalıdır. Bu ekipte; endokrinoloji uzmanı, genel cerrahi uzmanı, anestezi uzmanı, psikiyatrist ve diyetisyen olmalıdır. Faktör V Leiden trombofilisi en yaygın görülen kalıtsal kan pıhtılaşması bozukluğudur. Pıhtılaşma işlemi normalden daha uzun sürer, anormal kan pıhtısı gelişme olasılığı artar. Faktör V Leiden mutasyonu olan kişilerin bacaklardaki büyük toplardamarlarda pıhtı oluşma (derin ven trombozu) ya da kan dolaşımı ile taşınarak akciğere pıhtı yerleşme (Pulmoner Embolizm) riski yüksektir ve  otozomal dominant olarak kuşaktan kuşağa iletilir. Sigara içen genç kadınlarda kalp krizi riskinin bu mutasyonun varlığında başka risk faktörü olmaksızın 30 kat arttığı bildirilmiştir. Doğum kontrol hapları ve hormon tedavisi (HRT) (menopoz sonrası kullanılan östrojen ve östrojen benzeri ilaçlar) gibi hormonların kullanılması bacaklarda ve akciğerde pıhtı gelişme riskini artırır. Doğum kontrol hapı kullanan sağlıklı kadınlar kullanmayan kadınlarla karşılaştırıldığında pıhtı geliştirme riskleri 3-4 kat artmıştır. Faktör V Leiden mutasyonu olanlarda bu risk yaklaşık 35 kat artmakta; toplar damarlarda ve akciğerde pıhtı, kalp krizi geçirme, felç ve tekrarlayan düşük riskinde artma görülmektedir. Bu riskler morbid obez hastalarda daha yüksektir” diye konuştu.
 
 
banner209
Anahtar Kelimeler
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Anne sütü bebeği enfeksiyonlara karşı koruyor
1-7 Ağustos Emzirme Haftasında anne sütünün önemine dikkat çeken Özel Egekent Hastanesi Çocuk Sağlığı...

Haberi Oku